97 kilodan 52 kiloya yani tam 38 yıl geriye dönmek!
Temmuz 2012… Yaşamım için bunları hayal etmemiştim ben. Bulunduğum durumdan nefret ediyordum. Ümitsizlik, çaresizlik, başarısızlık duygularıyla acıyordum kendime ve
biraz daha gaz veriyordum motosikletime. Arınmak için… ‘Rüzgâr alsın
götürsün’ istiyordum tüm zihnimdekileri, ya da ben gideyim tümden… Yok
olayım… Bitsin…
Başım
gidonun üzerinde ağlıyordum, şafak sökmek üzere, artık yeniden insana
dönüşme vakti. Yine olmamıştı! Dönüş yolunda zihnimdekileri yok
edebilmek için bağıra bağıra şarkı söylüyordum. Motorun sesi, rüzgarın
sesi, benim sesim ve vızıldayan asfalt... Ne anlatıyordu? Sanki geri
dönüş utancının çığlığı… Yıllardır aradığım duvarı bulamamanın hayal
kırıklığı ile yine dönüyordum işte. Hayatımı; hangi noktada kaybettiğimi
düşünüyordum.
Çocukluğumda taciz, şiddet, yalnızlık… Sonrasında manevi şiddet, farklı şiddetler, aldatılma vs vs vs vardı. Var
da var. Zihinsel engelli bir çocuk… Her şey vardı. Gözlerimi utançla,
korkuyla, kendime duyduğum öfkeyle, suçlulukla sımsıkı kapatıyordum.
Yaşamı ıskalamıştım ama ölümüm bana ait olabilirdi.
GELİŞEREK ZAYIFLAMA BAŞARISI |
Zeki
bir çocuktum. 4,5 yaşında ilkokula, 16 yaşımda üniversiteye başladım.
Okumayı ne zaman ve nasıl öğrendiğimi anımsamadığım gibi, hayatı da ne
zaman ve nasıl öğrendiğimi anımsamıyorum. Hep bir yükle büyüdüm,
büyüdüm, büyüdüm. 3 üniversite 3000 kitap ama bütün bunlara rağmen
hiçbiri yardımcı olamıyordu bana, hayatın içinde öyle bir sıkışmıştım
ki; iğne deliği kadar bile bir çıkış bulamıyordum.
‘Sadece bir çıkış, bir yol arıyorum.
Tanrım, çok şey mi istiyorum? Neredesin? Duy artık beni. Yaşamım bu
kadar zor olmak zorunda mı? Neden benim bu kadar mücadele etmem
gerekiyor? Seni arıyorum. Nerdesin?’ Gözlerimi açıyordum maalesef hala yoldaydım.
Saat sabaha karşı 04:25’i gösterdiği sırada motosikletimden inip 97–98 kilolarda 100 sınırına dayanmış ama
cüssesiyle ters orantılı olarak ürkek, sinmiş ve hırpalanmış uçamayan
bir kuş gibi bir kenarda büzüşmüş ve her ihtimale karşın içgüdüsel
olarak tırnaklarını da çıkarmış, çaresizlik, boşluk, hiçlik duygularıyla
bilgisayarımın başındaydım.
Aradığım sadece huzurdu ama nedendir bilinmez arama motoruna ‘hızlı zayıflama’ yazıyordum.
Google
amca ilk sıradan bir siteyi adeta gözüme soktu. Şaşırdım, çünkü artık
zayıflama yazınca çıkan sonuçları ve içeriklerini ezberlemiştim. Ama
bunu hiç görmemiştim.
“Nereden
çıktın sen şimdi! niye kafamı karıştırıyorsun?’’ diyordum, kızıyordum…
Ben onlarca diyetisyen, akapunktur uzmanı, endokrinoloji doktoru,
ayurveda, hipnoz, psikiyatrist, Aykut Oğut gibi kişisel gelişimciler,
thelifeco detoks, herbalife gibi ürünler, liposuction ve sonunda da mide
balonu koydurtarak ve hepsinde de bir öncekinden daha başarısız olarak
unumu elemiş, eleğimi de duvara asmıştım çoktan.
TESADÜFLER, EVRENİN OLMAMIZI PLANLADIĞI KİŞİYE DÖNÜŞMEMİZ İÇİN BİZE SUNDUĞU BİR OLANAKMIŞ. ONLARA GEREKEN ÖZENİ GÖSTERDİĞİMİZDE İSE BİZLERİ BEKLEYEN MUCİZELERE TANIK OLURMUŞUZ.
29 ağustosta ürkek, hırpalanmış, üşümüş artık uçamayan bir kuş olarak içerdeydim. Ama kim biliyordu bütün bunları hiç kimse...
Kol kırılır yen içinde kalır. Kan kusarız kızılcık şerbeti içtik deriz.
O kadar korkmuştum ki; elini uzatanı gagalamaya çalışıyordum.
Bu ruh hali ile çok zor 2 ay geçirdim. Düştüm, düştüm, düştüm,
kalkamıyordum, sürünüyordum. Olmayacak diyordum, ben yapamayacağım.
Herkes nasılda yol almış, harika… Benden bi bok olmaz…
Yaşamımın
bir anlamı kalmamış zaten, eee Marks ne demişti ‘ … Özne için varoluşu
belirleyen, kısıtlayan, sakatlayan iktidarın bedensel ve zihinsel
denetiminden tam olarak çıkılabildiği tek eylem kendini yok etme
eylemidir….’
Benim öznem de kendini yok etmek istiyordu artık. Yok olmak… Hiç yaşamamış gibi… Onca şey benim başıma hiç gelmemiş gibi… Bütün yüklerim küfemde, küfemde hep sırtımda.
İçimde dolmak bilmeyen bir boşluk vardı. Ve ben yaşadıklarıma tahammülü
‘o boşluğu doldurmak için daha çoğunu mideye almak şeklinde’ bulmuştum.
Ama
yedikçe şişmanlıyor, şişmanladıkça daha çok yemem gerekiyordu, bir
türlü dolmuyordu o boşluk. Sanki bir sığınaktı sürekli genişleyen
bedenim.
2 ay sonra,
Ekimde benim için milat olan bir HK yönlendirmesiyle patron girdi
hayatıma. (KB=patron) Acımasız bir kilobekçisi, gerçekler onun
klavyesinden benim ekranıma en sert biçimiyle aralıksız akıp geliyordu.
Duvara tosluyordum, sarsılıyordum. Ne yapacağımı bilemez halde
çıldırıyordum, ağlıyordum. Her gün sistemi terk etmeye karar veriyor ama
akşam olmadan yine sayfama geri dönüyordum. Kızıyordum ama benim için
sadece ve sadece benim için olduğunu anlamaya başlamıştım.
Anlıyordum ki; benim kilobekçim yani patron bir ANTAGONİSTTİ.
Antagonist; hayatta düşünerek bulamayacağımız doğruları, elde edemediğimiz tecrübeleri bize gösteren karşıt kişi.
Antagonist acımasızdır. Ama bir o kadar da müttefik ve dosttur. Onun tek bir amacı vardır senin zafer kazanman!!!!
‘Kendine güvenmediğin zamanlarda, bana güvenme rahatlığı ile yaşa. Her nefesinde yanında olacağım sadece hisset’ diyordu;
Ve böylece 45 kilo verme sürecim başlıyordu…..ZAYIFLAMA BAŞARI HİKAYESİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ .
ETİKET:
Sağlıklı zayıflama diyetleri, kalıcı zayıflama
diyetleri, sağlıklı zayıflama diyet listeleri, zayıflatan diyetler, zayıflama
diyet listeleri, en iyi diyet listeleri, zayıflatan diyet, diyetle
zayıflayanlar, diyetle zayıflayanların yorumları, zayıflama diyet tavsiyeleri,
zayıflatan diyet tavsiyeleri, en etkili zayıflama diyeti, kalıcı zayıflama
diyeti, kalıcı zayıflama diyetleri, kalıcı zayıflatan diyet, kalıcı zayıflama
rejimleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder